Dil
Bugün İpodumda University of California at Berkeley'den bir podcast dinliyordum. Dilin ortaya çıkışı ve gelişimi anlatılıyordu. Dersi anlatan profesör dünyanın ücra köşelerinden birinde bulunan bir kabilenin dilinden bahsederken İngilizce kadar karmaşık olduğunu söyledi. Ama İngilizce'deki kadar çok sözcük yokmuş. Bu sözcük sayısı farkına neden olarak hakkında konuşacak o kadar çok şeyleri olmadığını verdi profesör. Bunu duyunca aklıma Türkçe'de de İngilizce'de olduğundan daha az sözcük olduğu geldi. Acaba bunun sebebi bizim de görel olarak daha az konuşacak şeyimizin olması mı?
Elbette ilkel bir kabile ile tarih boyunca bilmemkaç devlet kurmuş Türk milletini karşılaştırmıyorum. Ama kabile örneğinden yola çıkarak biraz fikir yürütmek mümkün. Profesörün "onların konuşacak o kadar şeyi yok" derken ne demek istediğini irdelemek lazım önce. İlkel kabile deyince aklıma avcı-toplayıcı modunda yaşayan, basit kulübemsi evleri olan, genelde tropik bölgelerde yaşayan, çoğumuzun belgesellerde gördüğü insanlar geliyor. Bu tip insanların hakkında konuşmayıp de bizim konuştuğumuz şeyler bilim, teknoloji, sanat ve felsefe gibi şeyler olur herhalde. İşte bu konular İngilizce ile Türkçe arasındaki farkın da sebebi olabilir. Sonuçta tarih boyunca bu konuların kimisinde az, kimisinde çok eserimiz oldu. Ama çoğunda İngilizce konuşanların bizden çok daha fazla eseri var ve bu konular üzerinde konuşarak geçirdikleri zaman çok daha fazla. Bugün teknoloji ve bilim ile ilgili terimlerimizin çoğunun İngilizce ve Fransızcadan geçmiş olması da buna bir işaret.
Dil, toplumun gelişmişliğinin aynası. Bu yüzden dilimize sahip çıkmamız lazım.