13.3.07

Amerika nasıl bir yer? (bölüm 1)

Köşe yazarlığının raconlarından bir tanesi de gidip gördüğünüz memleketleri yazmaktır. Ben bütçesi dar bir blog yazarı olduğum için böyle işlere giremiyorum. Ama Türkiye dışında yaşadığım için halihazırda olduğum yeri satabilirim diye düşündüm. İşte bu nedenle Amerika'nın ilginç bulduğum yanlarını arada bir yazmaya karar verdim.

Bugün "Amerika nasıl bir yer" dizimize başlıyoruz. İlk konumuz araba kültürü. Ülke utanmadan bir kıtanın bir ucundan öbürüne uzandığı için bayağı büyük. Yeri bol bulan Amerikalılar da geniş geniş yaşıyorlar. Birkaç büyük şehrin merkezi dışında gökdelen pek görülmüyor çünkü yukarı doğru inşaaya gerek yok, yatay olarak yer bol. Ama tabi bu durumda her şey birbirinde uzak oluyor ve ülkenin çoğunda arabasız yaşamak mümkün olmuyor. İşe, alışverişe, sinemaya, neredeyse her yere arabayla gitmek gerekiyor. Arabada bu kadar zaman geçirince insanlar, çeşitli hizmetler de insanların arabadan inmesi gerekmeyecek şekilde sunuluyor. Fast food lokantalarının araba servisini Hollywood filmlerinde görmüşsünüzdür. Aynı şekilde banka servisi (ATM de var, ama normal vezne de var bazı yerlerde), kuru temizleme, kahve/donut dükkanı hizmetlerini arabanızdan inmeden, "drive-thru" şeklinde alabiliyorsunuz. Duyduğum kadarıyla güney eyaletlerde içki dükkanlarında bile drive-thru varmış.

İş özel sektörde de bitmiyor. Amerika'nin posta kurumunun da yol kenarında arabanızdan inmeden mektup atabileceğiniz posta kutuları var.

8.3.07

Türkiye'de Youtube'un yasaklanması

İstanbul'da bir mahkemenin kararıyla Türkiye'de Youtube'a erişim yasaklanmış. İfade özgürlüğünden bahsetmeye gerek bile yok. Ama burada yüzümüze çarpılan başka bir şey var, o da hukukçularımızın çağın ne kadar gerisinde kaldığı. Kitap yasaklar gibi web sayfası yasaklamışlar. Aradaki farkı anlayamıyorlar. Anlayamadıkları gibi, daha pratik, basit ve medeni çözümler de akıllarına gelmiyor. Youtube gibi kullanıcılarının içeriğini yayınlayan web sayfalarında sizi rahatsız eden içerik bulduğunuz zaman yapmanız gereken şey, web sayfasını işletenlere başvurup rahatsızlığınızı dile getirmek ve o içeriği kaldırmalarını istemek. Çoğu zaman bu inanılmaz kolay ve medeni yöntem istediğiniz sonuca ulaştırıyor. İşe yaramadığı durumlarda da web sitesini dava etmeyi deneyebilirsiniz. Ama ülkenizin bu konuyla alakalı hiç bir suçu olmayan vatandaşlarını, Youtube'a erişimlerini kapatarak cezanlandırmanın akla mantığa sığan bir yanı yok. Tek yaptığımız, anlayışsızlığımız ve beceriksizliğimiz ile aleme rezil olmak.